Malatya Kadısına Hüküm ki,
Kazâ-yı mezbûra tâbi Müşar nâhiyesinde âsude olan Kutbu’l-Arifîn Seyyid Şeyh Ebu’l-Vefâ Kuddise Sirruhu’l-Azîz’in zâviye-tekyesinde zâviyedâr olup âyende ve revendeye it’âm-ı taâm içün kazâ-yı mezbure tevâbiinden Şeyh Hasanlu ve Üç Bölük ve Erdek ve Teşlu nâm mezraların mahsûlâtı vakf olup ve ahâlisi dahi avârız-ı dîvâniye ve tekâlif-i örfiyyeden muâfiyet üzere salâtîn-i mâziyeden muâfnâme ve yedimizde evâmir-i şerife ve vakfiye-i ma’mûletün biha ve sûret-i defter-i cedîd-i hakânî var iken hilâf-ı defter ve emr-i şerîf avârız vesâir tekâlif talebiyle rencîde ve remîde ederler. Men’i bâbında emr-i şerîf ricâsına i’lâm olunmağa Hazîne-i Amire’mde mahfuz olan mevkufât defterlerine nazar olundukda, vakf-ı mezburun gayr-i ez füru-nihâdegân icmâl üzere iki yüz doksan üç avârız-hânesi olduğu mastur olup ve Defterhâne-i Amire’mde mahfuz olan defterlere müracaât olundukda nâhiye-i mezbûrede vâkî Şeyh Hasanlu Maa Mezraâ-yı Çivril nâm karyede Şeyh Ahmed-i Tavîl nâm kimesne medfûn olup feth-i hakânîde kitâbet olundukda vilâyet defterlerinde kura-yı mezbûrede vakf olmayıp ve reâyâdan kimesne muâf-ı kayd olmayıp sonra vilâyet defterinde mezbûr karye ile dört pâre mezrâyı mezâr-ı mezbûreye vakf eyleyip ve yirmi sekiz nefer kimesne içün muâfdır deyu şerh verip amma mufassal defterinde mezâri’i kayd etmeyip ancak Şeyh Hasanlu’nun iki başdan vakf yazıp ve on üç nefer kimesneyi muâf eyleyip ellerine sûret-i defter verip âyende ve revendeye hizmet eylemek üzere mukayyed bulunmağın imdi, kanun ve defter mucebince amel oluna deyu fermân sâdır olmağın bin altmış yedi senesi Rebî’ülevvelinin on ikinci günü (12 Rebîülevvel 1067) târihiyle müerreh emri şerîf verildüği derkenâr olundukda hilâfına emr-i âher sâdır olmuş değil ise, tecdîd oluna deyu fermân-ı şerîf sâdır olmağın şurûtuyla emr-i şerîf yazılmağa tezkire verildi.
SULTAN III. AHMED FERMANI
Malatya muzâfâtından Muşar nâhiyesinde vâkî âsude olan Kutbu’l-Arifîn Seyyid Şeyh Ebu’l-Vefâ zâviyesinin zâviyedârlığı evlâd-ı vâkıfa meşrûta olup evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere mutasarrıflar olan işbu … fermân-ı hümâyun Seyyid Ali ve diğer Ali ve Yusuf ve Hüseyin ve Kanber bilfiil berât-ı şerîfle mutasarrıflar lâkin taht-ı âlî-baht-ı Osmânî üzere cülûs-i hümâyun-ı saâdet-makrûnum vâkî olmağın Dersaâdetimde müceddeden berât-ı şerîfim verilmek bâbında yedlerinde olan berât-ı atîk mucebince üzerlerinde ise bir aylık resm-i berât mütevellisi yediyle teslim-i hazîne olunmak üzere sadaka idüp bu berât-ı hümâyunu virdüm. Ve buyurdum ki, varup mezburlar zikr olunan zâviyenin kemâ kâne evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere zâviyedâr olup, hizmet-i lâzimelerin mer’î ve müeddeb kıldıkdan sonra üslûb-ı sâbık üzere mutasarrıflar olup vâkıfın ruhu ve devâm-ı ömr-i devletim içün duâya müdâvemet göstere, böyle bilüp alâmet-i şerîfe i’timâd kılalar. Tahrîren fi evâsiti şehri R. Fi bidâyeti seneti seb’a aşereti ve mieti ve elf (Rebiülâhir 1117)
SEYYİD EBUL VEFA TACUL ARİFİN VE SEYYİD ŞEYH AHMED TAVİL EVLADINDAN OLAN TEKKEŞÎN VE DERVÎŞÂN
ŞEYH HASANLI SEYYÎDLERİ
Vech-i meşruh üzere Malatya kazâsının Muşar nâhiyesinde vâkî Şeyh Hasanlu nâm karye sâkinlerinden Kutbu’l-Arifîn Şeyh Ebu’l-Vefâ ve Şeyh Ahmed Tavîl kuddise
sirruhu’l-azîzânın tekyenişîn ve dervîşânı evlâdlarından Seyyid Kanber ve Seyyid Mustafa ve Seyyid Ali ve Seyyid Hasan ve Seyyid Molla Mehmed ve Seyyid Şemseddîn ve Seyyid Ahmed ve Seyyid Hâşim
ve Seyyid Selîm ve Seyyid Mehmed ve Seyyid İmam ve Seyyid diğer Mehmed ve Seyyid Ali ve Seyyid Yusuf ve Seyyid Bektâş ve Seyyid Şeyh Hasan ve Seyyid Bâlî ve Seyyid Abbas ve Seyyid İsmail ve
Seyyid Osman ve Seyyid Mansur ve Seyyid diğer Ali ve Seyyid Abidîn ve Seyyid diğer Yusuf nâm kimesneler meclis-i şer’e hâzır olup, şöyle takrîr-i kelâm ederler kim, bizler eben an ceddin
sahîhu’n-neseb sâdât-ı kirâmdan olup şeyhân-ı merkûmân hazretlerinin tekye-nişîn ve dervişânı evlâdlarından oldukları hasebiyle tekâlîf-i örfiye ve tekâlîf-i şâkkeden min külli’l-vücûh
muâf ve müsellem olduklarını müş’ir yedlerinde salâtîn-i mâziye hazretlerinden senedâtları olup muceblerince amel ve hareket oluna gelmiş iken bundan akdem bâzı zâbit ve vâlî taraflarından
hisse-i tekâlîf mütalebesinden hâlî olmadıklarına binâen müceddeden men’ olunmaları bâbında yedlerine emr-i celîlü’ş-şân ısdâr olunup hâlen ma’denler emîni Mustafa Beğ Efendi taraflarından nasb
ve tâyin olunan Erguvan nâhiyesi zâbiti El-Hâcc Ahmed zîde kadruhu …terâfu’-ı şer’ olunup mazmun-ı emr-i âlîşân muvâcehelerinde sâbit ve nâhiye-i mezbûre nâibi tarafından yedlerine hüccet-i
şer’iyye olmağın imdi bunlar muâf ve müsellem olup mevkûfât defteri mucebince nefs-i Malatya kazâsına isâbet eden iki yüz yetmiş üç buçuk avârız …hânesine bağlu arâzi ve emlakları olmadığı ve
yedlerinde olan evâmir-i aliyyelerde tasrih ve tastîr buyurulan kuyudât-ı muâfiyetlerine ba’de’n-nazar hâzır-ı meclis olan ahâli-yi Malatya ve nâhiye-i mezbûre ahâlilerinden suâl ve istişhâd
olunup mahallinde sened olmak içün mazmun-ı huccet-i şer’iyye Seyyid Yusuf ve Beşîr ve El-Hâcc Ebubekir ve Hacı Hasan ve Behram Oğlu Mustafa Ve Hasan Beşe ve Kuloğlu Seyyid Mehmed ve Ömer ve
Hamza Beşe ve Sultaneli oğlu ve İbrahim ve Molla Osman ve İbrahim vesâirlerinin şehâdetleriyle karye-i mezbûr ahâlilerinden eben an ceddin sâdât-ı kirâmdan ve şeyhân-ı merkûmânın tekyenişîn ve
dervişânı evlâdlarından oldukları hasebiyle tekâlifden muâf ve müsellem ve avârız hânesine bağlı arazileri olmayup dervişân olduklarına binâen şurût-ı mezkûre üzere taraf-ı şer’den verilen mühri
mutâbık huccet-i mezkûre mevkûfâta kayd ve emr-i şerîf i’tâ olunmak ve bu telhîs arz olundukda, imdi telhîs mucebince hucceti mevkûfâta kayd ve tahrir içün hüküm deyu fermân-ı âlî sâdır olmağın
fi 21 N. Sene 1177 tarihinde huccet-i mezkûr mahalline kayd ve emr-i şerîf verildiği mukayyedddir. Fermân devletlu inâyetlu sultânım hazretlerinindir.
Fi 20 M. Sene 1191
Hilâfına Kayd Var mıdır?
Hilâfına kayd ve emr-i şerîf verildiğinin kaydı mevkûfâtda bulunmamışdır. Emr u fermân devletlu inâyetlu sultanım hazretlerinindir. Fi 21 M. Sene 1191
Devletlu İnâyetlu Merhametlu Sultânım
Arzıhâl-i kulları, Malatya kazâsında Müşar nâhiyesinde vâkî Şeyh Hasanlu nâm karyede medfûn Kutbu’l-Arifîn Şeyh Ebu’l-Vefâ ve Şeyh Ahmed Tavîl kuddise sirruhu’l-azîzlerin tekyenişîn ve
dervîşânı ve evlâdlarından eben an ceddin sahîhu’n-neseb sâdât-ı kirâmdan olup yedimizde âharın avârızı ve tekâlife bağlı emlâk ve arazilerimiz olmayup avârız-ı divâniye ve tekâlif-i örfiye ve
Şâkkadan min külli’l-vucûh muâf ve müsellem olup, muâfiyetlerimizi müş’ir yedimizde salâtîn-i mâziyeden muâfnâmelerimiz olup, şimdi a’yân-ı vilâyet ve voyvoda ve ma’den emînleri hilâf-ı
inhâ bu dervişân fukarâmızdan tekâlîf-i örfiye ve şâkka mutalebesiyle teaddî ve rencîde eylediklerinden …merâhim-i aliyyelerinden mercûdur ki, kaydı kaleminden derkenâr olup ma’lum-ı
devletleri buyuruldukda âherin hilâf-ı şer’ ve muğâyır-ı muâfiyete vâkî olan zulüm ve teaddîsi men’ u def’ etdirilmek bâbında hâk-ı pây-ı devletlerine cesâret olundu. Emr u fermân devletlu
inâyetlu merhametlu sultânım hazretlerinindir.
Bende: Seyyid Derviş Hüseyin
Bende: Seyyid Yusuf Ve Seyyid Ali
Bende: Şeyh Ahmed Ve Seyyid Mehmed
Kommentar schreiben